mektup (ilk)

Merhaba…

Kısaltmalardan haz etmezsin bilirim. Ondan sebep uzun yazdım, “mrb” yerine…

Her neyse…

Bir daha görüşmeyelim demiştik. Aslında sen demiştin. Ve ben sana yazıyorum. N’olursun bunu çok görme bana. Hem ben daha gönderip göndermeyeceğimden bile emin değilim ki. Hem senin okuyup okumayacağın da belli değil… Belki okumadan silersin, geçersin, atarsın…

Hayır… Silmezsin. Ters bir şey olduğunu düşüneceksin. Alelacele açacaksın. Kalbin çarpıcak. Benim için korkacaksın belki. Hızla bir göz atacaksın paragraflara. Sağlığımdan, iyi olduğumdan emin olunca… İşte o zaman bilmiyorum. Bunun kendime yenilgim olduğunu anladığında ne olacağını yani…

Ne kadar çaresizim… Hatta ilk kez bu kadar çaresizim. Şu an yazarken aklımdan kötü anlarımızı geçiriyorum. Her düşüncenin ortasında bi “ama”, sonunda “o da haklı” var…

Eğer buraya kadar okuduysan… Lütfen bu yüzsüzlüğümü görmezden gel… Devamını da oku…



Bugün tam 1 Hafta oldu, son kez gözlerine bakalı… Son gördüklerim hiç hoşuma gitmemişti. Gerçi pazartesiden beri beni de tanıyamıyor dostlar. Amann beni boşver. Mevzu sensin… Benden nefret ediyor musun? Bunun için uğraştık değil mi?…

Ne de olsa bu sefer son sözü sen söyledin. Gerçi 4 kere sözden caydım ben. Biliyorsun… Hiçbir şey olmuyor. Sadece tuz / tütün basıyorsun. Bi süre sonra unutuyorsun. Daha doğrusu unuttuğunu sanıyorsun. Sonra saçma sapan bir anda “şimdi acaba napıyor?” dürtüsü ile……

Hani yani bi gün çat kapı gelmek istersen… Sana kapatamıyorum kapılarımı biliyorsun. Konu sen olunca nasıl hevesliyim yenilmeye. Belki kimse senin gibi savaşamadığındandır. Hani silah icat oldu mertlik bozuldu derler ya... Hayatımda hiçbir erkeğe saygı duymadım, sen ve babam hariç. Hiçbir erkeğe “gel” demedim. Hiçbir erkek incitemedi beni. Senin dışında…



Seni çok özlüyorum. Senin de beni özlediğini hayal ediyorum. Umarım sadece hayaldir. 2 kişilik acıyı tek başıma taşıyamam. Umarım mutlusundur. Yeni bi heyecan iyi gelir. Biriyle tanışmışsındır misal. Bi kadınla yani. Özellikle gözleri çok güzel bi kadın olmalı…



Normalde birini böyle severken kıskanmak gerekir değil mi? Kabul et ki bizimki hiçbir zaman “normal” bir ilişki olmadı. Kaybetme korkusu tamam da… Kabul edilmeme riski hiç yoktu. Ben nasıl döneceğinden eminsem, sen de bıraktığın gibi bulacağından emindin… Ama yine de emanettin…



Ben kendime emanetim bu aralar…

Emanetine iyi bakıyorum, bir gün yine görüşürüz diye…



Kendine iyi bak…






Not: Bu yazıyı okuduğuna dair haberim olursa yine yazarım… Aksi takdirde cesaretim yok…








09.
05.
05.

0 leblebi:

Bookmark and Share