Yazının şarkısı; Cell Block Tango. Dinleyerek okuyunuz.
İtiraf ediyorum; deşifre olmaktan deli gibi korkuyorum!
İtiraf ediyorum; deşifre olmaktan deli gibi korkuyorum!
Resmen ödüm b.kuma karışıyor, biri çıkıp da “aaa sen leb misin?” diyecek diye. İşte o an, ilk kez s.çtık bakışı belirecek gözlerimde.
Ben burada soyunuyorum çünkü. Hatta bildiğiniz striptiz yapıyorum. Yani birileri okuyor biliyorum. Bu hoşuma da gidiyor. Soyunuyorum işte... Herkesin gözlerine bakıyorum ama kimseyi görmüyorum! Değişik duygular…
Blogu izleyen, twitterdan takip eden biri korkutuyor beni. Yani sanal beni bilen ve gerçekte gözlerimin içine bakan biri… Hele bu şahsın bi erkek olması topuklama sebebim…
Çünkü hiçbir erkek, beni bu kadar çıplak görüp, beni bu kadar sevemez. İnanmıyorum yani…
Evet, okuduklarından etkilenir. Tanışmak ister, flört eder, hatta (izin verirsem eğer) benle çıkar, neticede sevişir (reel çıplaklık burada sözü edilen)… “Yanılmışım lan!” bile dedirtir.
Her türlü çıplak olurum adama… Her türlü içime alırım…
Sonra ilk tartışmada n’olur biliyor musunuz?
“Senin memelerin sarkık” demez. “Selülitlerin çok, dikiş izlerin var, bacakların kalın, göbeğin, g.tün büyük” demez. Zira bunların leb’i üzmeyeceğini çok iyi bilir. “Takıntılısın, eleştiricisin, anne gibisin, çok konuşuyorsun, benden aptalsın” da demez.
O,
içime aldığım adam,
“sen her şeyi yazıyosun!” der.
“Bizi yazma!” der.
Ve leb n’apar?
Önce yapabilirim gibi gelir. “Tamam. Aşıkken, mutluyken zaten yazılmıyor” diye zırvalarım. Bi süre de dayanırım… Sonra? Sonra kaşınırım! Olmaz ki. Mantığa aykırı. Çıplakken sevdiğin biri, giyinik niye dursun ki…
Sonra n’olur? Yeni bi rumuz, yeni bi blog, yeni hesaplar mı?
Bir striptizciden dönüşüm… Geceleri çocuğunu bakıcıya bırakıp, sokağa çıkan bi fahişe mi?! Burada fahişe ben olduğuma göre, aşk ne, bakıcı kim…
Aşk çocuğum, bakıcı sevgilim olur… Lakin erkekler çocuk bakamaz. Onun ihtiyaçlarını bilmez. 3 Güne kalmaz açlıktan ve pislikten ölür o çocuk!
Emin olun böyle olur…
Çünkü hiçbir erkek “benden öncesi önemli değil” olmaz. Bunu derler ama bunla yaşayamazlar. Ya sinirden ya kıskançlıktan erirler, biterler. Ve elbet sonunda ayrılık(lar)…
Oysa bilmezler ki “yazma” demek, “eski karını öldür” ya da “eski sevgilini zehirle” demekle aynı şeydir.
Kadın, sevgilisini büyütenlere teşekkür eder… Erkek, nefret eder…
Erkek, beni bu hayattan çekip kurtarmak ister. Köyden aldığı o saf kız yapmak ister…
“Yazma!” der. Çünkü yazmazsam delireceğimi bilir. Yazmazsam, acırım! Yazmazsam, kanarım!
Ben yazmazsam o çocuğa n’olur?...