Size, bizim çeteden bahsetmiş miydim? Kadınlı erkekli grubumuza; çete deriz biz. Grubun en yenisi 5-6 yıllıktır. Çoğumuz çoğumuzun ilk gençliğini biliriz, hepimiz hepimizin hayatını…
de'şifre
Dün çeteden Naz aradı. “Yarın akşam, seni içmeye götürüyorum. Kızkıza kafa çekeceğiz.” dedi.
Naz eski tanıdık. Okulu, ailesi, flörtleri, eşi hemen her şeyini bilirim…
Naz, aşk kadını. Evlilikle filan hiç ilgisi olmadı, hevesi de. Onun için sevgilisi varsa, her şey yolundaydı. Kurcalamaya, düzeni bozmaya gerek yoktu. Taaa ki hayatına Yiğit girinceye kadar. Evlenmeye niyeti olmayan çekici gelir erkeğe diye düşünürüz ya hep, değil. Ya da öyle de, o kadınla evlenmek daha bi çekici geliyor demek ki. Yiğit çok aşıktı Naz’a. Naz’da çok memnundu ilişkisinden. 2 Yıl flört ettiler. Hem de ne flört…
Aşkın şifresinin hikayesini anlatayım, mesela size. Naz, Yiğit’e not bırakırdı; “13” diye.
- Alo. Yiğit beyle görüşmek istemiştim.
“Seni seviyorum” 13 harftir ya. Seni seviyorum, derdi Naz. Sonra Yiğit de bu oyuna katıldı. Ancak Yiğit “54” diyordu. Uzun süre çözemedi Naz, bu rakamın manasını. Sonra anladı; seni hiç kimsenin hiç kimseyi sevemeyeceği kadar çok seviyorum.
Böyle aşk yaşadılar. Sonra Naz terk edilmekten korktu. Bu korkusu, evlenme korkusundan ağır bastı. Nikah masasına oturdular. Çocuk yaptılar. Çok mutluydular.
Birlikte yemeğe çıktığımız zamanlar, masanın altından birbirlerinin bacaklarını okşarlardı. Kaç kere wc’de kırıştırırken yakalamıştık onları. Çocuğu, çeteden birine bırakıp haftasonu kaçamaklarına giderlerdi. Arada haftaiçinde otellerde kalırlardı. Evli ve çocuklu oldukları halde, birlikte olmak için sürekli fırsat kollarlardı. Seks hayatları da yolundaydı yani.
Bi sorun yoktu. Çeteyle görüştüğümüz zamanlarda da hep gülüyordu yüzleri. Gözlerinde kıvılcımlar vardı. Daha doğrusu, biz öyle sanıyormuşuz meğer.
Naz’ı ilk kez öyle gördüm dün akşam. Evet yine gülüyordu, yine dedikodu yapıyorduk, yine konuşuyorduk vs. ama gözleri başkaydı Naz’ın. Bir şey vardı. Anladım işte. Anladım ama sormadım. Biliyordum, kendisi söyleyecekti nasılsa. Yanılmadım da…
Aşk! Seks! Aşkla seks! Birbirleri için deli olan 1 kadın ve 1 erkek. Şimdi nasıl bu hale gelmişlerdi. İnanılır gibi değil. Anlattı Naz…
Sevişmelerimiz, çocuğun iki ağlama arasına sıkıştı. Artık cilveleşmez olmuştuk. Bakışlarımız bile birleşmiyordu ki, gözlerimizi kaçırıyorduk. Geçen gece ise bardağı taşıran son damla oldu. Üniversiteden erkek arkadaşlarıyla maç seyretmeye gitmişti. Geç geldi eve. Uyuyordum ben. Gözümü bir açtım ki; Yiğit üstümde! Sevişme filan değil, bildiğin beceriyor beni! Madem öyle dedim ben de içimden; bu hale düştük. İttim tabi hemen üstümden. Dedim “para ver!" Evet, bildiğin para istedim. Yiğit parladı, “olur mu öyle şey. Sen fahişe misin?” diye. “Niye? Ne farkım var?” dedim ben de. 300 Lira verdi. Biliyor musun? Fantezi sandı! Böyle yaşayamayacağız. Sanırım boşanacağız…
Hayretler içinde dinledim. O dev gibi adam, gözümde minnacık oldu. İçim acıyarak sordum;
- Peki, 13 ile 54’e noldu?
- Aşkın şifresi, deşifre oldu…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 leblebi:
Sen çok fena yAzıyosun biliyorsun di mi. ? Koymadım farkındaysan:). Bir yiğit'in, nasıl it'e dönüştüğünü o kadar sade anlatmışsın ki. Anlamadım diyen var sa, kesin itliğinden anlamaz. Sonu var ya hele! Acı'dım resmen. Rakı doldurmam lazım acilen...
Icim acidi resmen, nasil oluyordu boylesi buyuk asklar boylesi buyuk sonlara ulasiyor aklim almiyor :(
Eleği ne kadar ince kaoyarsanız, üstünde kalanı o kadar az olur.
Evlilik bu kadar inceliği asla kaldırmaz.
Bu öyküde olayı bitiren son çekiç darbesi değildir, ondan önceki çekiçlerin ısıtışlığıdır bence.
çekiç darbelerinin "ısıtılmışlığıdır"
olacaktı
aşk oyunu buna derler herhalde.
her yazıda beynimden vurulmuşa dönüyorum, acı biraz bana.
acıma, acınacak duruma düşersin demişler :)P
herkese reverans...
Yorum Gönder