yıldönümü

Bugün sana aşık oluşumun yıldönümü.
Seni içime alışımın…
Ve ilk yıldönümünde kendi kendime konuşuyorum.

Dost olmayı bile beceremiyoruz şu günlerde. Acımın tazeliğinden benimki. Ya sen tazemisin hala? Yoksa soğutabildin mi kendini? Bugün geçmişi, bitmiş bir aşkı kutlamadığına göre... Unuttun, gittim. Değil mi? Kızamam sana. Oysa en büyük korkumuzdu bu. Sevgili olurken dostluğumuzu kaybetmek. Aşık olup birbirimizden olmak. Bugün yıldönümümüzde yalnızım. Sen yoksun yanımda. Ne dost ne sevgili olarak…

Eski sevgiliden dost olmazmış. Dosttan ne güzel sevgili olmuştun oysa. Ve ne güzel başlamıştı halbuki. Nasıl kendiliğinden… İsim koymayı düşünmeden yaşadık. Kıyamazdık birbirimize. İncitmekten korktuk; aşkımızdan olduk. Sakınırdık birbirimizi. Dostluğu kısırgandık sadece. Ne kaldı şimdi avcumuzda? Ne kaldı elimizde, söylesene...

Sevgili olmak ne zormuş. Hem dost hem sevgili olmak, iki kat zor. Bazen sorarlardı “beraber misiniz?”, “birlikte misiniz?”… Ne cevap vereceğimizi bilemezdik. "Dostuz" desek, ilişkimizin hakkı yenecekti. "Sevgiliyiz" desek, dostuğumuz güme gidecekti. Neydik biz? Etiketimiz neydi? Rolümüzü kim kesti?

Şimdi elimde bir kadeh, karşımda bir ayna. Kırmızı şarap içiyorum... Soyulmuş üzümündüm senin. Şarap gibi kadınındım. En son ne zaman beraber içmiştik? Ne tuhaf şimdi hatırlayamıyorum. Muhtemelen ya bir dost evinde, bir otel odasında ya da Fener’de. En son nereyi kırmızıya boyamıştık? Mekanları, kişileri, zamanı unuttum. Oysa tüm duygularım sapasağlam. Şerefine eski dost ve sevgili.

Peki en son ne zaman dertleşmiştin benle? En son ne zaman sarılmıştın? En son ne zaman öpmüştün beni? En son ne zaman seviştik senle? En son… En son… En son… En son… Keşke sadece bu gece yanımda olsan. Keşke sadece bu yıldönümünde... Son bir kez dertleşsek sonra sarılsan, öpsen ve sevişsen benle. Bu kez, her anını en ince detaylarına kadar hafızama kazımama izin versen. Yine son bir kez, hem sevgilim hem dostum olabilsen. Ben uyuyana kadar yanımda kalıp, sabah gitsen.

Sarhoş ben, çok şey istiyor. Sarhoş oldum. Bu iyi. Bilirsin, içkiyi çok kaçırınca sabaha unuturum her şeyi. Sabah, bir çocuk gibi tertemiz uyanarak sıfırdan başlamak sana... Ağlamak istiyorum ama gözlerinin içine baka baka, hıçkıra hıçkıra. Ağlayıp hafifledikten sonra “hoşçakal” demek... Buncayken nasıl veda ederim. Nasıl elveda derim sana?

Gecenin bilmem kaçında, bilmem hangi kanalda Sezen çalıyor;

Ağlayıp unutmaya çalışıyorum ben de. Içimden akıyorsun, gözlerimden dışıma çıkıyorsun. Seni kendime katmıştım bir zaman önce. Şimdi gözlerimden süzüyorum.

Yeniden benimle olmak için ne istersin? Aşkımın bedeli dostluğun muydu? Yoksa dostluğun gideri aşk mı oldu? Yalnız bil ki; kar/zarar hesaplarına bakiye vermedim bizi.

Seni özledim. Bir zamanlar dost olduğum adam... Aşksızım... Aşk sızım... Nerdesin be?
Yıldönümümüzde yalnızım...





07.07.2003
bir odanın içinde, yatağın içinde, benim içimde ka(ra)lananlar...

13 leblebi:

lazanya dedi ki...

çok zor bu yıldönümleri hele de hatırlıyorsan ayları yılları... daha zor.

dilerim uyandığında bu etkiden de çıkarsın, yine bebek gibi masum, saf ve temiz uyanırsın.

"leb" demeden... dedi ki...

Bu 7 sene önce yazdığım bi yazı.

şimdi düşündüm de; adam gibi acı çekmeyi bile özledim .)

lazanya dedi ki...

bu da benim ilk sazanlığım :)

07.07.2003 yazıyor es geçmişim. vay be bayaa olmuş :/

A-H dedi ki...

uzulme lazanya bende atlayacaktim senin yorumunu gormeden once ;)

"leb" demeden umarim bir sonraki sefere uzun yillar birlikte yildonumunuzu kutlayacak biri cikar karsina, onceki kiymet bilmezlere inat ;)

KaraEfendi dedi ki...

Vay be 7 yıldır hatırlayıp, hala özlemek. Unutmamak. Gerçekten tebrik edilesi :)

sevi dedi ki...

Acının deminde başlar sancılar ve özlemde dinlendirilir. Gecenin mahseninden çıkartılıp afiyetle içilir. Geceler zordur ama çabuk biter. Sabaha derin cümleler kalır.

Zeyno dedi ki...

Belli ki gönlünde acılar derin
Yoksa sızlar mıydı böyle her yerin
Mazi denilen şu geçmiş günlerin
Uyandığın sabahlar da izi var.

Offff ''high one'' sın kızım (anladın sen ,)...

wimparella dedi ki...

okuyana bile o acıyı hisstetirebiliyorsa kelimelerin kim bilir seni ne kadar acıttı zamanında ama bunları yaşamanın bile bi güzelliği var kendince

TuTsİ dedi ki...

sevicem gelmişi geçmişi deyip kızar unutmak için sebepler ararım kolaydır kaçamak düşüncelerle oyalamak beynimi
sanki tam bir sene sonra yine hatırlanmayacakmış gibi o esaslı gün.
minik komikliklerle geçtiğinden hatırlarım gülerim hatırlayınca aceba derim oda hatırladımı bu günü ?
oda gülümsedimi tanıştığımız günün şirin anlarını düşündükçe ?
Unutamaz insan hatırlamak istemez belki yada tersidir, başkası olsada hayatında hatırlamak ister kaybettikleri adına keşke diye bir cümle geçer hep akıldan dile düşmeden yiter.

Adsız dedi ki...

geçenlerde /birkaç ay önce aslında/ garip bir şey yaşamıştım, bir yerde depresif depresif şarkılar çalıyordu, ben o zaman aşık değildim, aşk acısında değildim, herşey gayet normal ve dingindi hayatımda ama dinlerken dinlerken bir baktım moda girmişim, ağladım ağlıcam gözler falan dolmuş "lan nooluyoruz" dedim bir kendime. sonra o sürüne sürüne biten ilişkiden sonra yaklaşık 2 yıldır kimseye aşık olmadığımı farkettim ve üzüldüm birden. depresif şarkılarda ağlayacak bişeyim bile yok, aşk acısı çekmeyi bile özledim diye. oluyor öyle, garip.

"leb" demeden... dedi ki...

reverans...

herkesin kendi gibi yaşadığı yazdıklarım .)

Bookmark and Share