monolog

Yıllar önce, bir yaz gecesinde tanıştım onunla. Bir dostuma kalmaya gitmiştim. Gece yarısı gelen bir başka dost, yanında onu getirmişti. Adı yoktu tanıştığımızda, eksikliğini de duymadık. Herkesin elinde bir kadeh vardı. Kiminde şarap, kiminde rakı. Koltuklar, kanepeler dururken yerlere serilmiştik. O küçük çatı katı, nasıl olup da bu kadar insanı sığdırmıştı içine hala anlamam.

Dünyayı o gece orada, bizim döndürdüğümüze yemin edebilirim. Kadehler kaldırıldı karşılıklı. Herkes hayatın tadını anlattı. Bulduklarımızı anlattık birbirimize. En çok da o bana anlattı. Öylesine etkilenmiştim ki. Tuhaf bir havası vardı; sevdiğine kemer, düşmanına kamçı. Öyle ayrıksı bir şeydi işte. Ortak dostumuz, laf arasında söyledi adını; Murathan. Ona hiç "Murat" demedim. Bu kısaltmadan nefret ettiğini de çok sonradan öğrendim.

Bir an gözgöze geldik sanki mum ışığında. Bakarken gözleri hiçbir şey söylememeyi çoktan öğrenmiş. Mırıldanarak konuştuk bir süre birbirimizle:

- İçine kapandığın, içine döndüğün söyleniyor.
- İçime kapanmadım ama içime dönmeye çalıştığım doğru. Hatta geç bile kaldım kendimi tanımak için. Yani derdim kendimle.
- Bunaldım kendiyle boğuşmasını başkalarında çözmeye çalışan insanlardan.
- Sen kendinden bir şeyler anlatsana.
- Biz neyiz biliyor musun?
- Henüz sevgili olmadığımız kesin.
- Bir ilişkiyi, bir aşkı beraberlik haline getiren kendindenliği bir düşün.
- Ya emek? Kendiliğinden mi olur aşk?
- Zamanla anlarsın, bu bir yanılsama.
- Alt tarafı bir yanılsama için çok fazla acı çekmiyor muyuz?
- Acı çekecek yerlerimi yok etmeden, acıyla baş etmeyi öğrendim.
- Ve inatla mutlusun öyle mi?
- Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?

Sohbetimiz kesildi. Araya dostlar girdi. Şerefe kalkan kadehler. Söylenen şarkılar; herkesin aşkında vardır gözüm... Gülüşmeler ağlaşmalar...

Şimdi yarım kalmış bir sevişme hatırlıyorum ve ne zaman otursam gecenin başına, ne zaman müziğin hala seni düşünüyorum...



*Murathan Mungan

5 leblebi:

penelope dedi ki...

bir zamanlar tanıdığım ,sohbetini sevdiğim bi adamdır.yazdığı şeyleri bi adama yazdığı için bi şekilde benim de duygularıma tercüman olurdu.cinsel kimliğini sorgulamam ,sevişini severim.sohbeeti ,içkisi,şiiri ,bakışı güzeldir.özlemiştim.iyi geldi.teşekkürler leblebi..

"leb" demeden... dedi ki...

@penelope
ben malesef çok geç duymuştum kendisini. ayıp bence :-/



sevginin cinsiyeti olmuyor ki...

yazıyor mu? yazıyor.
okuyor muyum? okuyorum.

sanırım ikimiz de mutluyuz bu durumda .)

sevi dedi ki...

Sanırım hepimiz aynı adama aşığız..
Bu durumda;

Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz...

Keşke o gece gelip de geceni berbatt etmeseydim...Hayır, kıskandığımdan değil, gecenin sonunu merak ettiğimden...

Şu yazıda da yok ya, ben artık size de Tibetli günler dilerim.

Bookmark and Share