başka Tanrının erkekleri 2

Bi akşam tanıştı adam ile kadın. Kadın kendi arkadaşlarıyla yemeğe çıkmıştı. Adam ise demleniyordu yan masada. Erkek erkeğe iki tek atıyorlardı belli ki. Masalar birbirine kulak misafiri oluyordu. Beraber gülünüyordu muhabbete. Hepsi o... Lakin kadın kalkarken, telefonunu istedi adam. Kadın için tuhaftı bu durum. İlkti ama verdi numarasını... Hemen ertesi gün sms trafiği başladı. Kadın için arkadaştı adam. Taaa ki...

Laflarken "beni 22.00 den sonra sağlık sorunu yoksa aramaz arkadaşlar. Sms de atmazlar o saatten sonra" demişti kadın. Ve aynı günün gecesi 22.05'de bi sms gelmişti telefona "iyi geceler" diye...

Böyle başladılar flört etmeye. Hafta sonu yemeğe davet etti adam kadını. Aynı yere gittiler. Bu kez aynı masada oturdular...

Öpüştüler. Adam evine çağırmadı. Kadın istedi kahve içmeyi. Seviştiler...

Kadın hissediyordu; adam özgürlüğü seviyordu. Adamı hiç aramadı. Adam yazmadan hiç yazmadı. Kimlesin? Nerdesin? N’apıyosun? Bıdı bıdı yapmadı hiç. Kendi hayatını yaşadı ve beraberken keyif aldığı hayatı. Kadın hiçbir arkadaşına sevgilisi olduğunu söylemiyordu. Ve adamın da sustuğuna emindi...

Bikaç ay böyle devam etti ilişkileri. Yemeğe gittiler yine o gece. Ardından adamın evine. Seviştiler. Yatakta yan yana yatarken, "sen hakkın olanı istemiyorsun. Sana yazık. Hakkını istersen, veremem. Ben üzülürüm. Ayrılalım" dedi adam. Yakın olan yol değildi o an...

En güzel ayrılığı olmuştu ama kadının. Dürüsttü adam. Doğruydu. Kırılmamıştı ve kızmamıştı kadın...

3 Seneyi aşkın hiç haberleşmediler. Sonra...





Kadını bi arkadaşı ev partisine davet etti. Yemek ve oscarlı bi dvd izlenecekti.

Kadın adet olduğu üzere bi şarap aldı eline. Arkadaşı açtı kapıyı. Konuşmalar gülüşmeler geliyordu içerden. İrkildi kadın...

İçerde oturuyordu adam. Sırtı kapıya dönüktü. Arkadaşı çekiştirerek adamın yanına götürdü kadını. "Bak seni kimle tanıştıracağım" dedi adama. Döndü ve kadını gördü. Şaşkındı ama bozuntuya vermedi. Adını söyleyip elini uzattı. Kadın ve adam sanki ilk kez tanıştı...

Yemek yendi. Sohbetler edildi. Oynuyordu kadın da adam da... Sofra toplanmaya başlandı elbirliği ile. Mutfakta karşılaştılar. Hiçbir şey söylemeden öptü adam kadını...

Kalkarken ayrı ayrı çıktılar. Yabancıymış gibi. Eve bırakmadı adam, ilk kez kadını... Ayrıldıkları gün dahil, kadını hep adam bırakmıştı çünkü...

1 hafta sonra arkadaşı aradı kadını. "Hani bizde tanıştığın adama gidiyoruz" dedi...

Yabancı gibi girdi eve. Kaç kez seviştikleri koltuğa oturdu. Hiçbir şey olmamış gibi... Ve gecenin sonunda bu kez, ilk defa o evden yalnız çıktı kadın. 

Kadın evine geldi. Bi duş yaptı. Karalıkta bi sigara yaktı. Kapı çaldı. Korktu kadın. Koştu, açtı. Adam karşısındaydı. Seviştiler. Sigara yaktı adam. Kadın “burada içme” dedi. İçeri gitmedi, sigarayı söndürdü adam…

Sms trafiği de başlamıştı yeniden. Kadın biliyordu adamın huyunu. Sevgili olmadıkları için rahat rahat sataşıyordu adama. O kadın kim? Geçen Hafta sonu nerdeydin? Fingirdedin mi tatilde? Yattın mı biriyle? Vs.

Adam cevap veriyordu hepsine. Ciddi ciddi hem de. "Sana ne. Sorma. Boşver. Ooo hangi biriyle…" değil. "Kimseye dokunmadım" diye.

Bi akşam dışarıda yediği yemekten zehirlendi kadın. Evde kusuyordu devamlı. Kafası klozetin içinden çıkmıyordu. Çok halsizdi. O sırada sms attı adam. Cevap yazamadı bile kadın. 10 Dakika sonra aradı adam, “bir şey mi oldu?” diye. 15 Dakika sonra da kapıya geldi. Zorla hastaneye götürdü kadını. Hastaneden sonra kendi evine. Sabah iyileşmişti kadın. Bırakmadı ama adam. 10’da işine gitti. 12’de geri geldi kadının yanına. Akşamına ancak bıraktı kadını evine…

Görüşmeye ve de sevişmeye başlamışlardı, kimseye söylemeden ve sevgili olmadan…

Olsaydı, ilk tanıştığımızda olurdu diye düşünüyordu kadın. Hem şimdi daha yorgundular. Kim bilir kimler geçti hayatlarından… Şimdi başkaydı oysa. Bu sorumsuz samimiyeti seviyordu kadın. Olduğu kadardı artık, gittiği kadardı…

Hemen her hafta görüşüyorlardı herkesin içinde. Ve sonrasında yalnız… Böyle devam etti oyun...

Birkaç ay sonra… Ortak arkadaşları çağırdı kadını. Gelenekselleşen buluşmaya gitti kadın. Baktı. Adam yoktu. Laf arasında arkadaşına sordu. Bu hafta sonu İstanbul’da değilmiş…

Hissetti kadın…

Sms attı “biri mi var?” diye. “Var gibi…” dedi adam.

Ve o gün tanıştı kadın, başka Tanrının erkeği ile…

9 leblebi:

Zeyno dedi ki...

Bu erkekleri yaratan Tanrı kadın yaratmamış mı? Neden bizlere musallat oldu ki bunlar? Haaa uyanık tabii kadınlar, mallarını bilimezler mi. Bunlara kanmıyorlar. Mı acaba? Ben çıkamadım bu işin içinden!...

Mia Wallace dedi ki...

bu nasıl bir yazı böyle.. soluksuz okudum inan. Yaşadım resmen.
Çok gerçekçi, çok güzel..

Yalnız belirmek istiyorum. Böyle adamları sevmiyorum ben. Kadına üzüldüm :(

Sittirella dedi ki...

Sevdim bu ''başka Tanrının erkekleri'' serisini.
Bir oturuşta okumalık olmuş.

A-H dedi ki...

Sen daha SIK yazsan keske, tadi damagimda kaldi okurken, sonuna gelince hayal kirikligiyla bas basa kalakaldim...

TuTsİ dedi ki...

Okurken yaşatıyorsun kadın :)

"leb" demeden... dedi ki...

@TuTsi
yaşananları yazdığım için olabilir mi? :)P

Bookmark and Share