ad'sızım

Ad: “Adıyla yaşasın” derler. Lakin adıyla ilgisi olmayan ne kadar insan varsa tanıştım bu yaşıma kadar. Hiçbir dileği yerine gelmemiş Murat’lar, bir gram gülümsemekten aciz Gülnur’lar, son derece girgin Naz’lar, soğuk nevale Arzu’lar, depresyondan çıkmayan Mutlu’lar, sıska Gürbüz’ler, kaba saba Zarife’ler, korkak Cesur'lar, ürkek Kahraman'lar, düpedüz salak Zeki’ler, bi türlü güvenilmez Emin’ler…

İnsanların isimleri özeldir benim gözümde. Ola ki yanlış söylesem ya da yazsam üzülürüm mesela. Kırmışım gibi gelir. Sanki sevişirken eski sevgilimin adını ağzımdan kaçırmışım gibi ezik hissederim. Hemen ısrarla özürler dilerim. Karşımdaki de muhtemelen deli olduğumu düşünür.

Tabi buraya kadar olan bölüm gerçek hayattı…

Sanal dünya ise aşağıda…

Mahlas: Mecbur kaldığımda, kullandığım… Hani bazı (güya) ciddi siteler tutturur ya ille de kendi adınız-soyadınız ile üye olacaksınız! diye. Hıh işte oralarda uydurduğunuz ad ve soyada Mahlas denir. Henüz mahlasınızın doğru olup olmadığını anlayacak bir sistem yok. Rahat olun yani.

Mahlas ile Rumuz farklıdır.

Rumuz: Lakaptır. “Leb” demeden rumuz mesela :) yabancıların nick dedikleri. Yaratıcılık en çok burada ortaya çıkar.





Evet bu kısa bilgilendirmelerden sonra gelelim konuya.

Ben yazıyorum, siz okuyorsunuz. (Eksik olmayın tabi ama aslında size yazmadığımı biliyorsunuz değil mi?)

Özel hayatımı yazıyorum, sevgilimi, yakın arkadaşlarımı, iş hayatımı. Bunları okumak hoşunuza gidiyor. Samimi olmamı bekliyorsunuz.

Peki bunu rumuz kullanmadan nasıl ve neden yapayım?

Aynı zamanda adımı-soyadımı bilmek, fotoğraflarımı görmek, hatta gerçek hayatta nerede çalıştığımı, nerede oturduğumu, telefon numaramı da öğrenmek istiyorsunuz.

Hem cam kenarı olsun, hem yolda dursun. Annenizi de mi göreceksiniz? Oldu!

Ben mi deliyim yoksa siz mi? Neden kendimi bir dolu ruh hastası insanların içinde deşifre edeyim?

Yani adımı soyadımı bildiğinizde daha mı gerçek oluyorum? Fantezi dünyanızı yıkmak istemem ama bunları bir robot yazmıyor. Kanlı canlı (üstelik de güzel) bir el yazıyor. Sahibinin isminin önemi yok.


Birinin ha çıplak fotoğraflarını yayınlamışsınız, ha adını-soyadını deşifre etmişsiniz. İkisi de aynı şey. İkisi de kişilik haklarımıza saldırı.

Bi kadın tacize uğradığında “napalım canım. O semt de öyle. Gecenin o saati gezmeseydi orda. G.tüne kadar etek de giymeseydi” diyen sizsiniz. Lakin sanal dünyada, beni çırıl çıplak soyup ortaya atmak istiyorsunuz.

Benden ad-soyad açıklamamı bekleyenler, iki yüzlüsünüz!

22 leblebi:

French Oje dedi ki...

her kelimene katılıyorum... herşeyi öğren, adımı soyadımı arkadaşlarımı da öğren hepsini bil tamam mı? sonra?
buna ok diyip kendini deşifre edecek kadar salak bi insan var mı acaba leb?

"leb" demeden... dedi ki...

gönüllü olarak yok da, taciz edilip, yasal olmayan yollardan deşifre edilen vs çok var.

Leah dedi ki...

Biz tam bir tüketim toplumuyuz. Her şeyi tüketmeyi çok severiz leb. Özellikle insanları tüketmek en sevdiğimiz uğraştır.

Kimliği açıklamadan rahat rahat yazmak gibisi var mı ya. Hayret bi şey. Sıfatımı görünce ne olacak yani, adımı bilince ne olacak, okuduğum okulu, bölümü bilince ne olacak?! Heç!

Zeyno dedi ki...

Ben çok merak ediyordum"leb"demeden.. kimdir? Adı nedir? Ufak bir araştırma sonucunda, adının Üftade olduğunu öğrendim. Müştak adında bir de sevgilin varmış hatta. (Gülmekten zor yazıyorum)Giriş şahane olmuş, vallahi ben de ismiyle müsemma olmayan öyle kişiler tanıdım ki, şahane bir konuyu işlemişsin Üftade. :))

francesca mckennitt dedi ki...

Vallahi kendi isteğiyle deşifre edenler de var, inanması biraz garip ama. Tanımadığın yüzlerce insanın her şeyini bilmesi nasıl bir duygu acaba :)

"leb" demeden... dedi ki...

@francesca mckennitt
isteyerek açıklayanların kendi tercihi. bahsettiğim onlar değil...

ÖZGE ŞAT dedi ki...

evet benim başıma geldi,afedersiniz gerizekalının biri öğrenmiş bi' çizimimin kenarındaki imzadan,mesaj attı sanki marifetmiş gibi bide soyadımı büyük yazarak senin adın çizer değil senin adın Hebele HÖBÖLÖ demiş,iğrenç herif ya,sanki bir halt etmiş gibi yazmış bana bi'de

zihni örer dedi ki...

Ben sizden biraz farklı düşünüyorum kızlar:)
biraz da sizin gibi tabi...

Sizin gibi düşündüğüm tarafı şu:
hani burası Türkiye ve kadınlar nerdesin ceviz kabuğu içinde taşınmalı! Malum çoğunlukla "hanzo" bir millet olduğumuz malum. Bu yüzden gerektiğinde gizlenmenize hak veriyorum.

Ama diğer taraftan, gizliliğin biraz suçluluk hissinden kaynaklandığı da düşünülür. Suçluluk hissi ya da kendine güvensizlik..

Sizler şu erkeklerin "hanzo" takımıyla savaşacak kadar cesur olmalısınız.
"Asilleriyle sevişmek, hanzolarıyla savaşmak ilkeniz olmalı".
Artık kaçmak yerine, açık kimliğinizle kendinizi kanıtlamalısınız.

Size Zeyno'yu idol gösterebilirim:)

"Zeynep"in Zeynosu. Ne kadar asil ve saygın bir duruşu var. Dünya ahret arkadaşım olsun, saygınlığına hayranım tanıdığım kadarıyla. Sizler de çok asilsiniz belki de ama gizlendiğiniz için kesin itiraf etmek çok zor!
Ayran her zaman üfleyerek içilmez ki, zira ikinciden sonrası komik kaçar da...

Leah dedi ki...

zihni: Anlamadığınız bir şey var bence, biz buraya savaşmaya gelmedik, sorun orda. Biz buraya iç dökmeye ne bileyim yüksek sesle söyleyemediğimiz şeyleri yazı diliyle anlatmaya, rahatlamaya geldik. Ayrıca da kendimi kanıtlamak zorunluluğu hissetmiyorum kendimde şahsen ben. Bence ortada bir gizlilik varsa gizem vardır ve gizem daima iyidir.

"leb" demeden... dedi ki...

@zihni

şimdi güven meselesine filan girmicem de
niye hanzolarla savaşmamızı bekliyorsun?
sebep?

Zeynep'in yayınlamadığı ne yazıları var oysa ki :) onları rumuz kullanmadığı için sadece ben okuyabiliyorum.

sanırım demek istediğim anlaşılmıştır...

"leb" demeden... dedi ki...

zeyno'nun yayınlamadığı yazıları; gerçekten başından geçenler, hissettikleri, yaşadıkları manasında...

Zeyno dedi ki...

Son tahlilde başımdan geçenleri yazdım işte ben de sonunda... "Camdan Cana." :)

zihni örer dedi ki...

Leb demeden,
hanzolar yüzünden saklanmak zorunda kalıyorsunuz da ondan.

beni rahatsız edenlerle savaşırım, benim tarzım budur. Zaten herkes böyle olsa, hanzoluk caydırıcı olurdu. Kaçanı kovalarlar, gizleneni çıkarırlar bir şekilde.

ben seçtiğiniz konu ile açık kimlik arasında bağ kurmuyorum. her konu yazılır söylenir. bunda da cesur olmalısınız. işte cesurluğun bedeli bir şekilde savaşmaktır. bu bedeli ödemeyiz diyorsanız o başka.
sex dahil her konu dobra konuşulabilmeli bilgilenme bakımından. yoksa özel hayatınız deşifer etmeniz istenmiyor. o başka bir konu tabi...

bu konuya tekrar döneceğim inşallah,

TuTsİ dedi ki...

Savaş ma seviş me

noluyo burda ?
tee nerden nereye gelmiş mevzu hey allam ne gerek vardı sarmal etmeye.
Girişte yaptığın açıklama gayet güzel yerli yerinde olmuş
Leb

kendimce anladığım yerlere değineyim.

GİZ li olmanın zararı yoktur aşikar olmanın faciası vardır kim ne isterse ona gayret gösterir yaşar bizlere düşen saygı duymak ya izlersin ya silersin seçeneklerimiz var.

Kadınlara yapılan taciz hakaret vs gibi şeyler akılsız insan müspettesi olanların işi, aklı yerinde olan kişi yapmaz ister içten içe belki ama götü yemez,yiyenlerin başına gelenler de malumdur.He olan kadına olur bu acıdır.

Blogger'ların bir kaçını adını soyadını telefonunu biliyorum bu dost olduğumuzun delilidir,dostluktan başka şeyleri düşünenlerin uğraş verdiği alengerli işler sonuçsuz kalır,kadınların böyle saçma uğraşlara girdiği pek nadirdir genel erkekler yer o tür haltları.

Blogda beni taciz ediyorlar birkaç kez oldu bi yakalasam

Çokmu lazımdı bukadar uzun yazmak derseniz, canım sıkılmıştı ucunu kaçırdım biraz affedin

"leb" demeden... dedi ki...

@Tutsi
esta... istediğini yazabilirsin biliyorsun...

("müsvedde" düzeltmeden geçemicem :))) arızalıyım biliyorsun)

@zihni
ben öğretmen değilim, doktor değilim. hanzoları adam etmek benim görevim ya da ilgi alanım da değil. onlara enerji harcamak benim yazmaya ayıracağım vakti ve enerjimi alır.

TuTsi'nin de dediği gibi gerçek hayatta 2 cümle kuramayan insanlar burada beni aşağılasın diye yazmıyorum ben...

yine TuTsi'nin dediği gibi netten tanıştıklarım ve tanıdıklarım da oldu ama çoook nadirdir. ki bence olması gereken de budur.

özel hayatımıza girmeden de ne kadar samimi olunur bilmem. ben olamam yani...

burada yazdıklarımın hangileri uydurma, hangileri benim başımdan geçki, hangileri hangi arkadaşımın başından geçti bunları asla söylemeyeceğim. bunların gizli kalması için de rumuz kullanmam gerek.

TuTsİ dedi ki...

Hep beni düzelten bir kadın olsun istemiştim :p

"leb" demeden... dedi ki...

dualar ve dilekler dikkatli edilmelidir :)))

zihni örer dedi ki...

“Evet bu kısa bilgilendirmelerden sonra gelelim konuya”

O kısa bilgilendirme konusunda pek itirazım yok. Birazcık öfkenin sindiği abartı olmasına rağmen, büyük çoğunluğu bence de gerçek.

“Ben yazıyorum, siz okuyorsunuz. (Eksik olmayın tabi ama aslında size yazmadığımı biliyorsunuz değil mi?)”

Valla bilmiyordum, oysa sayfaya tıklayan herkes okusun diye yazdığını düşünüyorum.

“Özel hayatımı yazıyorum, sevgilimi, yakın arkadaşlarımı, iş hayatımı. Bunları okumak hoşunuza gidiyor. Samimi olmamı bekliyorsunuz.”

Herkesi fantezi budalası yapmıyorsun değil mi? Yazdıkların hayatının bir parçası diye, konusundan, edebi değerinden, esprisinden, acısından tatlısından, bilumum değerinden bir miktar tad koparmaya çalışıyoruz. Acısı çoksa, yine ders alarak üzülüyoruz ve “batsın bu dünya ağıtını döndürüp çevirip dinliyoruz. bildiğimiz çıkış yolu varsa öneriyoruz yoksa, düşünüyoruz, sonunda temkinli olmaya and içiyoruz.

“Peki bunu rumuz kullanmadan nasıl ve neden yapayım?”

Hiiçç, öyle aksinde ısrar etmek için bir saplantımız da yok aslında. Hiçbir kadının ismine fantezi üretildiğini duymadım. Burası Türkiye olur mu olur!!
Biraz daha anladım ki, bu sayfada ruhunla adını özdeşleştirmek istemiyorsun. “yazdıklarımla beni somut olarak sorgulayamazsın, çünkü ben hayaletim” demek istiyorsun. Ruhumu kullanabilirsiniz ama adımı asla… mı?

“Aynı zamanda adımı-soyadımı bilmek, fotoğraflarımı görmek, hatta gerçek hayatta nerede çalıştığımı, nerede oturduğumu, telefon numaramı da öğrenmek istiyorsunuz”

Ooo bu kadarı da fazla yani ayol, öylelerine göre tavır almak çok mu zor? “vermiyorum, söylemiyorum, anca gidersin” dersin olur biter bu iş.
Kim bilir, kaçıracağın fırsatların da burada yatmadığını:))
Yani bekar olan herkes için genel bir teoridir bu, sana özel söylemiyorum. Yazışmak-okuşmakta ille de tanışmak fikri ve duygusu şart mıdır?

“Hem cam kenarı olsun, hem yolda dursun. Annenizi de mi göreceksiniz? Oldu!”

Bak, pek ala biliyormuşsun ne diyeceğini. Aynı argoyu telefonunu ve fotoğrafını ve adresini istediklerinde de rahatça diyebilirsin. Buna adının bilinmesi mi engel!

“Ben mi deliyim yoksa siz mi? Neden kendimi bir dolu ruh hastası insanların içinde deşifre edeyim?”

İnanamıyorum, bu blog aleminde ağır basan şeylerin duygular, düşünceler, hayatın genel parçalarından örneklemeler, bu sayfalara bırakılan kafa emeği ürünleri ve bu ürünlerin hangi kafa ve hangi kimlikten çıktığını merak etmek kadar doğal bir şey de olamaz diye düşünüyorum. Hatta güzel eser bırakanların beslenme şeklini bile merak ediyorum. cinsiyeri farkermez.

zihni örer dedi ki...

bölüm:2

“Yani adımı soyadımı bildiğinizde daha mı gerçek oluyorum? Fantezi dünyanızı yıkmak istemem ama bunları bir robot yazmıyor. Kanlı canlı (üstelik de güzel) bir el yazıyor. Sahibinin isminin önemi yok.”

Bir eser sahibi bir insan adıyla soy adıyla, hatta TC numarasıyla gerçek olabiliyor. Bunlardan biri yoksa, onu toplum da yok sayıyor devlet de...
Addan soy addan fantezi kuranlar var ise, yuhh olsun onlara, olabilir de! Anadolu köylerinde eskiden hayvanlarla ve ciklet sakızı kabındaki bacak resimleriyle cinsel ilişkiye giren Abazaların sanırım akıl almaz fantezileri olabilir. İnanıyorum burada sana ve onları Allaha havale ediyorum desem de, ne devlet-din ve ne de eğitim sistemi bu iş için çok aciz olduğunu biliyoruz. Böylelerini ancak el ele verip, toplum olarak sindirebilirsek yok edebiliriz. Yoksa kaçarak saklanarak değil...


“Birinin ha çıplak fotoğraflarını yayınlamışsınız, ha adını-soyadını deşifre etmişsiniz. İkisi de aynı şey. İkisi de kişilik haklarımıza saldırı.”
Ba ba bab baaaa!!! Kızgınlığına veriyorum bu yargıyı. Belli ki seni birileri acaip kızdırmış.
“Bi kadın tacize uğradığında “napalım canım. O semt de öyle. Gecenin o saati gezmeseydi orda. G.tüne kadar etek de giymeseydi” diyen sizsiniz. Lakin sanal dünyada, beni çırıl çıplak soyup ortaya atmak istiyorsunuz.”

Fotoğrafın ve ad soyadın elbisesi nasıl soyulur çırılçıplak yahu? Gözüyle ya da ruhuyla soyma girişimine karşı en etkili silah, “adsız” dolaşmak ortada öyle mi?
Gerçek hayatta bir realite dediğin de, biz burayı konuşuyoruz.

“Benden ad-soyad açıklamamı bekleyenler, iki yüzlüsünüz”

Bu kadar itirazın, koyu paragraf altına gri paragraf ile yazılanların tamamı senden ad soyad açıklamana ikna çabası olarak düşünürsen bir daha rakı içmeye tööbe ederim…..

Üst düzeyde kurulabilecek insan ilişkilerini bu tezlerinle çürütebilmen çok zor. Çünkü, senin tezin arızi bir durumdur ve, büyük çoğunluğu bağlamaz diye düşünüyorum. Oysa ben şahsen, internet ortamlarının, doğru değerlendirilmesi koşuluyla, daha geniş çapta bir dünya coğrafyasından arkadaşlık, dostluk kazanmak için bir fırsat olduğunu düşünenlerdenim.

"leb" demeden... dedi ki...

@zihni


“herkes okusun” diye yazmıyorum. Yazmazsam delirmekten korktuğum için yazıyorum. Ha okursunuz yorum yaparsınız, ayrı. Ha okumazsınız o da ayrı. Lakin şu blogu izleyen tek bi kişi de olmasa ben yazarım…

İnsanlar maalesef senin düşündüğün gibi “vermiyorum” diyince durmuyorlar zihni.

Ad ve soyadını google yazdığında o insanın gerçek hayatına ait bi sürü bilgiye de ulaşılıyor malesef zihni. Geçmişte iş yerimden bile arandım. Ve bu tacizdir.

Yazıların “hangi kimlikten” çıktığını bilmesen de olur. Bilmeniz gereken şey yaşadığım, hissettiğim, düşündüğümdür. bunları da zaten yazımdan anlıyorsunuz. Yazılarda & yorumlarda paylaşıyoruz. ad-soyadıma gerek yok.

Toplumda veya devlette yok sayılmıyorum ben. Herkes gibi bi nüfus kağıdım var. Orası gerçek hayat, burası sanal dünya. Ayırın şunu birbirinden.

Gerçek hayatta elbetteki taciz olaylarını sonuna kadar şikayet ederim. Bu da başka bi mevzu. Yani sanalda rumuz kullanmakla ilgisi yok. Şöyle ki; sanalda adımı soyadımı versem, taciz etseler, cebimden arasalar, ailemi rahatsız etseler, iş yerime gelseler sen mi şikayet ediceksin zihni? Sen mi polise dert anlatıcaksın yoksa dava açsam mahkemelere sen mi çıkıcaksın? Ayrıca sanal kimliğimin ortaya çıkmasından bahsetmiyorum bile. Ne ailem ne de iş arkadaşlarımın blogumdan haberi yok mesela.

O zaman sen ver bana telefonunu. Beni taciz edenlere iletiyim. Seni arasınlar. Çok savaşmak istiyosun ya. Nası fikir?

Ad soyadın, fotoğraf değil orada kastettiğim. Ruhsal dünyamın çıplaklığıdır. En azından bunu doğru yorumlasaydın yahu.

zihni örer dedi ki...

vardır herhalde bir bildiğin ve benim de bilemediğim...

bu "adsızlık"a neden taktım biliyor musun? nerden bileceksin söylemzsen:)
o halde söylüyorum:
birincisi, buradan
ikincisi, buradan yazının ikinci yarıdan sonrası,

üçüncüsü de, kadının adının neden bulunmadığının ve nasıl bulunacağının ip uçalrı da
buradan ilgi alanımda kalmıştı da ondan...

Bookmark and Share