dış ses & iç ses

Dış ses: Zekiyim, olgunum, sağlam karakterliyim, tamam süper bi fiziğim olmayabilir ama elime yüzüme bakılır, hatta elime ve ayaklarıma bi daha bakılır, hoş sohbetim, sevgilime kazık atmam, başını belaya sokmam, "aldatmam" diyemem ama aldatırsam da hemen söylerim, arkasından kuyu kazmam, kabul iyi sevişemeyebilirim ama çok güzel severim, kendimi ve yanımdakini utandırmam, adap, edep, gelenek görenek, usul, yol yordam bilirim vs.

Peki neden bi sevgilim yok benim?

İç ses: Bunları belli ediyorsun da ondan. Salak!

12 leblebi:

zihni örer dedi ki...

Bu saydıklarınız sevgili "olmanın" değil,
"sevgili kalmanın" nitelikleri bence.

Sevgili olmanın ilk adımında
zaman-mekan ayarı yoktur ve "pat" diye gelir çoğunlukla. .

Dış vitrin aksesuarı önemli olmalı ama, bir kıvılcım tüm ormanı yakabilir. Önemli olan rüzgarın önünü keşfedebilmek ve orada durmak....

estetik sinyalin kapsam alanına girecek olan karşı göz çoğunlukla rastlantıya kalmıştır.
Ama her rastlantının bir karşı iradede yeri bulunabilir. İşte o karşı iradenin kaderi,
vitrini ve estetik sinyali parazitsiz iletemeye kalmıştır.
Bir de daha önemlisi, bu sinyalin alıcısı vecisiyile aynı kapasitede olma koşulu vardır.
Bence durum budur, ya sizce?

A-H dedi ki...

cunku tum saydigin bu iyi meziyetlerin bedeli biraz agirdir ve bu bedeli odeyecek baba yigit cikmamis henuz karsina, iste sebebi bu ;)

"leb" demeden... dedi ki...

@Zihni
ben "pat" diye gelenlerle sevgili olmam da... ondan, herkesi kendim gibi biliyorum sanırım...

önce gözlem yaparım...

öyle "pat" diye olucak yaşları 25 yıl kadar geçtim :)



@A-H
teşekkür ederim de erkek versiyonum da olmalı bi yerlerde yahu ;)

zihni örer dedi ki...

"pat" diyelik kısmı yaşa-başa bakmaz bence. bu pat konusu ilk sinyaldir, avı kafese girdirene kadar:) Tecrübe birikiminin marifetleri sevgili kalabilmenin uzun ve ince yolundaki ehliyetten başka birşey değil ki.

Bence, bu "pat" işini ıskalamayın da, rüzgarın önüne arada bir yelken açın:)
"pat"ın dışındaki işlemleri çöpçatan kulüpleri icra ederler. Bilgisayara bütün özellik ve beklentileri yazarlar, karşıdakinin yazdıklarıyla çıkıştırıp, buluştururlar ve hizmet bedelini alırlar.
tekrar ve ısrar ediyorum, Sevgili kavramında "pat"tan sonra patlamalar gelir ki, önemli olan o menzile girmek.....
evet, "o menzile girebilmek" cevap gelir ve istenirse, bu konuda beyin fırtınası estirebiliriz:)

Esnek bir konu ve iddialı olduğum alanlardan biri:))

"leb" demeden... dedi ki...

@Zihni
menzile giren herkese aşık olmuyorum ben... bana da olmasınlar zaten...

menzile gerer, bakarım, incelerim, düşünürüm... sonra aşk olur...

yani bunlar önce sevgili olmak için... sevgili kalmak için ise ekstraya gerek olmuyor...

zihni örer dedi ki...

"menzile giren herkes"in anteni sizin sinyalinizi yakalar diye bir durum yok elbette.
"herkese aşık omuyorum" diyorsunuz bu zaten imkansız birşey. hani "aşk herkesle değil, iki kişilikti" ya:)(A.Behramoğlu).
bir gönülde iki sevda (N. Hikmet)belki ama, tek aşk doğal koşuldur.
Menzile girer bakar düşünürsünüz ama sonra aşk olmanın hiç garantisi olmaz. Kaldı ki, "düşünce" ile "aşkın" bağdaşır bir yanı da yok.
Aşkın siparişi de kurgusu da olası değil. Kapsam alanında durmak ama kapsam alanının neresi olduğunu bilmek önemli.
Erişilmezlik ile çok kolay erişilmek iki sivri ucun engelleri ki, integral bir yaklaşım yani diyalektik bir daha yani, yerine ve mekanına göre esnek durabilmek de önemli.
Sevgili kalmanın ekstralarını demişsiniz zaten, orda sorun yok.
Daha açık ve en açık deyişle, bu "pat" konusunda libidoya hitabetme en etkili güçlerden biri ve en önemlisi diyebiliriz. Gerisi arkadan koşarak gelir.

"leb" demeden... dedi ki...

herkes bilir; iki kişi sohbet edebilir ancak
bir kişi daha girmezse hayatlarına
aşk falan yoktur. aşk üç kişiliktir baba

Altay Öktem

zihni örer dedi ki...

Altay Öktem'e kısmen katılacağım ama,

Aşk, sevdanın acı ile yoğrulmuş hali olduğuna göre, bu işin öznesi ya
3.kişi ya da iki kişi arasındaki "içsel çatlaklar". İçsel çatlaklar 3. kişinin fonksiyonlarını dışlıyor.
Söz konusu her üç şairin yaklaşımlarında doğruluk payı var ama, tek doğru olmadığı anlaşılmaldır.

Zeyno dedi ki...

Anladın mı şimdi neden olmadığını? :)

zihni örer dedi ki...

Büyük puntolu sorunuzu kopyalayıp yapıştırıyorum:

"Peki neden bi sevgilim yok benim?"
burada punto küçüldü ama koyulaştı, zararı yok, biz yukardaki haliyle anlarız:)

Yazının anafikrinde "aşık" mı aranıyor, yoksa "sevgili" mi?

Yorumlarımın tamamını tekrar gözden geçirdim, "sevgili" üzerinden yürütmüşüm. Ama siz, arada bir aşka kaydırmışsınız konuyu, aşkı 3 kişiliğe dayayınca Şaririn gücüüyle, bir an afalladım, ayağım kaydı, kem-küm ettim...:)
son sorunuz üzerime bir kova soğuk su döktü. Kendime geldim ve "ne demişim ben"? diye düşünmeye başladım. Hani iddialı girdim ya, kolay pes etmemeliyim,

Ben haklıyım arkadaş:))
Sevgili ve aşık arasındaki o ince ve aşamalık farkı dikkate almanızı öneririm.

"leb" demeden... dedi ki...

@zihni

ben aşık olmadıklarımla sevgili de olmuyorum ;)

zihni örer dedi ki...

Ahhh, parmaklarım yoruldu, yine başa sardık ve söylenmedik pek birşey kalmadı. Size çene yormak isterdim, ses tonum belki birşeyler anlatırdı:))
Pesssssss:)

Bookmark and Share