Geceleri uyuyamıyorum ne zamandır. Bu vücut benim mi? Bu koca karın? Daha da önemlisi, içindeki şey!
Yolda beni görenler, önce karnıma sonra yüzüme bakıp gülümsüyor. Nedenini hala çözebilmiş değilim. Kadınları anlayabiliyorum nispeten. Muhtemelen onlardan çirkin olduğum için mutluluklarının yüzlerine yansıması. Peki erkeklere ne demeli? Onlar neden mutlu oluyorlar, beni bu halde görünce? Onlar da içlerinden “hah işte, kadının kocası iyi iş çıkartmış. Aferim herife” filan diye düşünüp, hemcinsleri adına anlamsız bir gurur duyuyorlar bence.
Ve hepsi de mutlaka bende mide bulantısı, sıkıntı, uykusuzluk, hormon bozukluğu, ağlama veya gülme krizleri yaratan, seks hayatımı öldüren bu şeyi sevmemi (ve hatta canımdan çok sevmemi) bekliyorlar. Kimse kusura bakmasın, sevmek değil henüz hoşlanmıyorum bile bundan. Ama artık çok geç. 4 Ay daha katlanmak durumundayım bu eziyete. Hoş, zaman zaman içimden “erken doğsa da kurtulsam” diye geçirmiyor değilim.
Kucağıma alınca her şeyi unutucakmışım. Hiç sanmıyorum! Küçükken belki kıyamam ama ergen olunca burnundan fitil fitil getireceğim bu çektirdiklerimi. İçimdeki yaratık, duyuyor musun beni?
Tatlı yemeyi çok özledim. Neymiş, bebek şeker hastası olurmuş. Şimdi önümden fellik fellik kaçırdığınız o tatlıları, doğumdan sonra boğazımdan tıkacaksınız biliyorum; süt olsun diye. O zaman da ben yemeyeceğim işte! İnat değil mi?!
Bi de isim meselesi var ki offffffffffff oooooooooooooof... Neden sıkıntısını ben çektiğim bir şeyin adını siz koymaya kalkıyorsunuz ki? Öyle bir şey yok. Çıkartın aklınızdan. Sütümü helal etmem ona göre!
Geçen görüştüğümüz, o hatun ve eşi. Ne dayanılmaz bi çifttiler! Kadın hiç aşermiyormuş da, ne rahat geçiyormuş da bilmem ne. Sanki, canı onu bunu çekse kendi rahatsız olacak. Bulmak için uğraşıcak olan adam. O düşünsün. Benimki de baktı yüzüme “görüyor musun?” gibilerinden. O bakışı ödeyecek. Yarın sabah 4’de canım cezerye çekecek, hissediyorum!
Bak... Ben yatakta tek başıma oturmuş durumumu düşünürken, mışıl mışıl uyuyor adam. Sonra yapmacık sevgi gösterileri; “canım ne istersin? Hayatım nasılsın? Bitanem senin için napabilirim?” Gel sen taşı! Hatta bi de üstüne, sen doğur! Ahhhh ahhhh nerde bende o şans. Şu yamuk şişkinliği, bi anda adama transfer etsem.
Biraz da sen bu sıkıntıları yaşasan. Misal sen nikotinsiz, kafeinsiz kalsan. Sırf sigara ve sabah kahvelerinden mahrum olmak bile, seni benim iki katım asabi yapar. Üstüne üstlük ben bi de içimde yabancı bir şey taşıyorum.
Ohhh canıma değsin ama. Oğlun olacak olm. “Sana benzeyen bi kızım olsun” arabeskini yutmadım ayrıca. “Ben bakarım, yardım ederim, altını bile değiştiririm” yalanını da yemedim. Milletin önünde hava atıyodun ya. Söylemeyeceğim sana oğlun olacağını. 9 Ay iyice heveslen, sonra birden çakıl yere. Hatta doğduktan sonra da “kız” demeyi düşünüyorum. Ta ki sen altını değiştirene kadar. Bir pipiyle karşılaş bakalım nasıl olacak? Tabi değiştirirsen!
Acaba benden başkasıyla yatıyor musun? Hoş yatsanda hakkın yani. Aynada kendimi görmekten ben bile nefret ediyorum. Ne zaman kurtulucağım ben bundan. Biran önce bana eskisi gibi bakmanı ve dokunmanı istiyorum. Kadınlıktan, anneliğe terfi etmek is-te-mi-yo-rummm. Eskisi gibi seksi, hoş, çekici görünmek istiyorum. Eskisi gibi beni kıskan istiyorum. Eskisi gibi...
Ayak bileklerim o kadar kalınlaştı ki. Biri sadece el ya da ayak bileklerimi görse, en iyimser ihtimalle beni erkek zanneder. Ayaklarımın sadece ojesini değiştirmek istesem bile, kuaföre gitmek zorundayım. Ne kadar acizim! Kuaföre gitmişken "saçımı boyatayım" desem, yoook. Boya da yasak. Tamam hadi, o yasak bu yasak. "Şu çatlaklara çare bulun" desem cevap hazır; “krem kullanın.” Krem denizinde balık oldum, hala çatlıyorum! Ayrıca tamam kabul ediyorum; kötü görünebilirim. Ama bu hamile modası olmamasını açıklamaz! Bu kadar iğrenç kıyafetler giyeceğimi söyleseler, kestanemle gülerdim. Giyiyorum işte mecburiyetten. Kardeşim ben hamileyim! Sadece hamile. Zevksiz değilim yaaaa. Bıktım tulum giymekten. Modacı geçinen şahsiyetlerin hepsini kın kın kınıyorum!
Araba kullanmam da yasak. En büyük keyfimdi oysa. Doğuma kendi kullandığım arabayla gitme fantazim, şimdiden suya düştü. Bez parasından batmazsak, taksi parasından kesin batacağız.
Doktor kontrollerinde geçiyor ömrüm. Neredeyse 15 günde bir doktorun yanına gidiyoruz. Bir sürü testler, şunlar bunlar. Konuş, dinle bitmiyor. Akraba olacağız neredeyse. Seks hayatımızı, bizden bile iyi bilen biri var artık. Jinekolog masası kabusum zaten. Eskiden nerdeyse tek ayak zıplayabildiğim masaya, şimdi yardımla çıkabiliyorum. Ne hallere düştüm...
"Kutsal annelik"miş... Peeeh...
4 leblebi:
Düşünceler değişti mi? :)
yok hala noktasına kadar aynı :)
Sabit fikirlere sinir olurum!
Arada fikir değiştirmeli! :)
bu konuda sabitim :)
Yorum Gönder